Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Film Bilgileri

Yönetmen: Çiğdem Vitrinel

Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu, Erdinç Gülener, Sezin Akbaşoğulları

Yapım Yılı: 2014

Tür: Romantik, Dram

Süre: 1 saat 45 Dakika

Sanatçı olmak zordur, hele ki Türkiye gibi ülkelerde daha da zordur. Ne hak edilen değer verilir sanata, sanatçıya; ne de bir el uzanır yardımına. Sanatçı yalnızdır bu ülkede, ne bir kimsesi vardır ne de bir hayatı. Yalnızca birkaç hayatı ziyaret eder ve gider, tıpkı Arif gibi… Çiğdem Vitrinel’in son filmi Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, “farklı” düşünenleri ve onların farklı süren hayatlarını anlatıyor. Bir yazar olan, daha doğrusu olmaya çalışan Arif (Erdal Beşikçioğlu) sevgilisi tarafından terk edilir ve otel odalarına geri döner. Kendini yeni ancak tanıdık bir boşlukta bulan Arif’in hayatı, arkadaşının düğününde tanıştığı bir kadınla değişecektir. Müzeyyen (Sezin Akbaşoğulları), diğer kadınlardan farklıdır. Konuşması, oturması, yatması, kalkması… Tüm kadınlardan farklıdır Müzeyyen. Kendine has tavırlarıyla, bilmişliğindeki ukalalık ve mütevazılığı ile diğer tüm diğer kadınlardan ayrılmayı bilir. Kimse dayanamaz ona, kurtaramaz kendini onun bakışlarından, kokusundan. Hele ki Arif gibiler; sokaktaki herhangi biriyle yetinemeyen, sıra dışılık arayanlar ondan vazgeçemez. Ancak Müzeyyen bir şişe dolusu içki gibidir. Her yudumda farklı bir keyif, farklı bir haz, farklı bir zevk verir; bittiğinde ise yerini derin bir hüzne, derin bir kedere ve kaybolmuşluğa bırakır. Arif de kaybolanlardan, kendini ve hayatını kaybedenlerden olacaktır.

Film hakkında, özellikle de Müzeyyen ve Arif’in karakterleriyle, birbirleriyle olan ilişkileri ve birbirlerine olan etkileriyle ilgili birçok yazı yazılacaktır, birçok röportaj yapılacak, birçok eleştiri yayınlanacaktır. Bu konulara değinerek zaman kaybetmek yerine, bu ve bunun gibi Türk sanatçılara değinen filmlere ilişkin birkaç eleştiri yapmayı daha uygun görüyorum. Bunlardan ilki, Türk filmlerindeki sanatçıların her zaman erkek olduğu. Kadın bir yazar, müzisyen veya ressam görmek pek de fazla mümkün değil sinema perdesinde. Sanatçı illa erkek olmalı, hayalinde bir kadın olmalı, o kadınla karşılaşmalı ve hayalinin beklediği gibi olmaması gerekli. Sanatçı olan erkek acılar çekmeli, kadına olan tutkusu onu düşündürtmeli, öz eleştiriye itmeli. Ve sonunda da sanatçı bir karar vermeli, ya hayallerinin bir kısmını feda etmeli ya da onlardan vazgeçmeli.

Zengin bir kadroya sahip olmasına, güçlü oyunculuklarla desteklenmesine, keyifli bir senaryoya ve işlenişe sahip olmasına karşın, diğer sanatçı filmlerinden belirgin bir şekilde ayrılamaması sebebiyle Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, pek de önemli bir film sayılmaz. Özellikle ses yönetmeninin “kaytardığı” filmi izlemek için sunulabilecek tek bahane, keyifli bir akşam geçirmekten öteye gidemez. Kısaca keyifli, ancak sıradan bir film var karşımızda.