"Sinan Çetin, Şener Şen ve İlyas Salman bir araya gelirse ne olur?" sorusuna yine bu üç kişi tarafından verilen cevaptır karşımızdaki. Cevap kısa, filmse 'muhteşem' olur. Abbas ve Şakir, Türk sinemasındaki en iyi ikilidir; ikili dediysek zıtların yine zıtlaşması üzerine kurulu bir ikiliktir, yoksa zıtların birbirini çekmesi olayı yoktur filmde. Bu zıtlaşma film boyunca her karede görülür; paragöz, gözü açık Şakir ve bir o kadar saf, iyi niyetli Abbas, şoför ve muavini, minibüs sahibi ve (Şakir'in tüm engellemelerine rağmen) minibüs sahibi olmak isteyen; bu kapışmayı en iyi gösteren sahne hiç şüphesiz kahvede birbirleriyle yaptıkları söz düellosudur elbette. Bu sahnede artık ezik Abbas'ın bir zamanlar muavinliğini yaptığı Şakir'e karşı üstünlük sağlamaya başladığını görürüz, çünkü artık onun da bir minübüsü vardır ve minibüs onu sevdiği kıza kavuşturacak araçtır. Çünkü minibüs demek para kazanmak anlamına gelmektedir ve para kazanmak da aynı zamanda itibar kazanmak demektir toplum gözünde (kızın babası), aksi taktirde kızı babası daha fazla parası (dolayısıyla itibarı) olan Şakir'e verecektir. Ama Abbas'la aynı kızı seven (Abbas'ınkiyle karşılaştırıldığında Şakir'inkine sevmek denebilirse tabii) Şakir elbette Abbas'ın çiçeğini elinden almaya çalışacaktır film boyunca.
Yorum Gönder