
Film Bilgileri
Yönetmen: Onur Ünlü
Oyuncular: Serkan Keskin, Hazal Kaya, Öner Erkan
Yapım Yılı: 2014
Tür: Polisiye, Suç
Süre: 1 Saat 50 Dakika
2006′da tefeciden borç alarak, para etmeyeceğini bile bile çektiği Polis adlı filmle yönetmenlik kariyeri başlayan Onur Ünlü ile senarist Sırrı Süreyya Önder eski arkadaşlar ve şimdiye kadar birlikte birçok şey yazıp çizmişler. Bir ‘dedektif imam’ yaratmak ise daima akıllarındaymış ve sonunda tefeciler filan derken, fikirler birleşmiş, Selman Bulut çıkmış ortaya. Selman Bulut sıradan bir imam değil, satranç delisi, müzisyen, üniversite mezunu ve siyaset bilimiyle ilgilenen eski bir boksör. Öte yandan kızına fazlasıyla önem veren bir baba ve dahi bir dedektif. Pes etmeyi sevmeyen, yeri geldiğinde rakısını, sigarasını içen, yeri geldiğinde de camide hocalığını yapan ‘Allah’ın günahkar bir kulu’ ve ‘belaya bayılıyor’!

İtirazım Var, bir imamın, camisinde işlenen bir cinayete tanıklık ettikten sonra katilin peşine düşüp cinayeti çözme macerasını anlatıyor. Bahsettiğimiz imam Selman Bulut olunca da macera son derece gırgır ve keyifli bir hal alıyor. Sherlock Holmes’un yerli versiyonu olarak nitelendirebileceğimiz Selman Bulut’un ana motivasyonu, ne olursa olsun pes etmemek. İmamımız, polisin ilk önce kendisini yargıladığını sonra da bu dosyadan vazgeçtiğini görünce çevresindeki şüpheliler üzerinden hareket edip kendi yöntemlerini kullanarak işe koyuluyor. Bu esnada bir de kızının evlilik isteğiyle boğuşuyor. Kırık burnuyla oradan oraya koşturan, kendinden emin bir şekilde katilin izini süren bu dedektif-imam tiplemesi hem halka yakın bir espritüelliğe hem de halkın benimseyeceği türden bir anlayışa sahip. Peki karakterin metnini bu kadar övdük, ya oyuncusu? Aslında Serkan Keskin için söylenecek pek fazla şey yok, çünkü tek kelimeyle bu rolde harikalar yaratmış. Geriye kalan bir düzine ünlü isim de gayet iyi ancak Serkan Keskin gösterdiği müthiş performansıyla özel bir tebriki hak ediyor. Nitekim 33. İstanbul Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü.

Evet, film başarılı bir polisiye komedi örneği; güldürüyor, eğlendiriyor ve merak ettiriyor. Ama bunun yanında bir de düşündürüyor, iğneleyici siyasi göndermeleriyle oldukça dikkat çekiyor. Anlayan anlıyor elbette, yakalayan yakalıyor o küçük mesajları. Bakan evlatları, ayakkabı kutusundan çıkan paralar, aklı körelmiş polisler, hukukçular, aşağılık tefeciler, hırsızlar, sokakta taş atan çocuklar, din istismarı, banka mevzuları ve faiz işleri gibi daha birçok güncel meseleye üstü kapalı bir şekilde değiniyor, sert bir dille eleştiriyor ve olası sansürü, yasağı göze alıyor. Sonra ne oluyor, en ufak bir cinsellik, ağır küfür veya şiddet içermediği halde +18 yaş sınırlaması getiriliyor. Sebep ne peki? Dinsel mevzular veya bahsettiğimiz tarz olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar yüzünden olmadığı kesin. Belli ki birileri bu mesajlardan rahatsız oldu ve cezalandırmak istedi. Zaten anında itiraz geldi, bir hafta geçti, hemen +15′e indirildi. Çünkü elle tutulur, mantıklı hiçbir açıklama yok. Filmin tek suçu hükümet karşıtı söylemleri!

Müslüm Baba’nın filme adını veren bilindik şarkısıyla film daha bir anlamlı oluyor. Şarkının sözleri filmin anlatmak istediklerini birebir vurguluyor. Diğer taraftan film farklı mesajlar da veriyor, bir dış ses; “insan sadece suçlu olduğu zaman kaçmaz, suçlandığı zaman da kaçar” ve “yalnızca korkaklar kendi akıllarına güvenirler ve bütün korkaklar hakikatin esiridir, şimdi sadece gözlerini kapa kalbini aç aklını da bırak gitsin” diyor. Sadece bir kısmını aldığım bu uzun diyalog iki-üç kez tekrarlanıyor, dikkatli dinleyin ve o ilişkiyi kurmaya çalışın.
Yorum Gönder