Daha önce Krallığa dönüş'ün yorumunu (Yorumum İçin Tıkla) yaparken de, bu kısa gezimden bahsetmiştim.
Hatırlayacağınız üzere o kitapta ingiltere de geçiyordu ve bende okuduğum yerde olma hissini yaşamak için yanıma iki tane ingiltere'yle ilgili kitap aldım :D
 |
İstanbul- Manchester arası; Uçakta :DMavi Umutlar; Kim olduğunu öğrenebilmek için yatılı okulundan ayrılıp Londra ya gelen Gemma'nın abisini ararken karşılaştığı olaylar dizisi..Yol boyunca 358 sayfanın 258 bitti. (14. bölümdeyim :) |
 |
Manchester - İstanbul arası; -yine-Uçakta :D19. Departman; Kapağını gördüğümde daha ciddi ve kimyasal maddeli şeyler bekliyordum ama bir vampir kitabı çıktı :DYol boyunca 488 sayfanın 136 sayfasını okudum (15. bölümdeyim ;) |
(İki kitabında Yorumu yakında Blogumda :)
İngiltere den döneli bir gün oldu ve anılarım canlıyken her şeyi yazmak istiyorum :D
Daha önce yurt dışına çıkmış olmama rağmen-Yeni Zelanda, Rusya, Güney kore (çok kalmamış olsam da), Malezya- ingiltere ye gidecek olmak beni bir ayrı heyecanlandırıyordu. Çünkü İngiltere okumaktan çok zevk aldığım TAR larının baş ülkesiydi. Sonrada İskoçya geliyor ki oraya gitmek için de çook sabırsızlanıyorum :)
Üç günlük 'İş Gezisi' başlığı altındaki mini tatilim de şans yüzüme güldü. Güldü, çünkü ingiltere de yağmur yağmıyordu daha da önemlisi hava güneşliydi!!!
Birlikte gittiğimiz iş arkadaşım-ki o daha önce altı sene burada yaşamıştı- bu duruma en çok şaşıranların başını çekiyordu.
İkinci sırada ise konuşkan Taksi şoförleri vardı :D
Sol baş: Taksi: Manchester Airportun önünde.Sol alt: Manchester Merkez.Sağ alt: Biristol'den Havalimanı; Trende.
Yukarıda sol başta da gördüğünüz ingiltere ye has taksilere fazla binme-bir defa- şansım olmadı.
Ama bu durumdan şu anda hiç pişman değilim.
Açıklayayım.
Havalimanından çağırdığımız tüm taksiler, avrupa genelindeki diğer taksiler gibiydi. Ve ben de sürekli olarak bu durumdan şikayet ediyordum.
"ingiltere ye geldim ama bi Sherlock taksilerine binemedim!"
İlk olarak Sherlock dizisinde dikkatimi çeken ve ölmeden önce yapmak istediklerim listeme -#425 Siyah ingiltere taksilerine binmek- giren bu taksilere binmek hayalini kurduğum kadar-ımm nasıl nedir ki..- 'ihtişamlı' değildi.
Hatta standart avrupa taksileri çok çok daha iyiydi.
Biz türklerin kültürüne işlemiş olan taksiciyle sohbet etme kuralını bilirsiniz.
Aranıza kalın bir cam geçirildiğinde kimseyle sohbet edemiyorsunuz :(
Oysaki bindiğimiz standart taksilerdeki şoförler gayet konuşkan ve hoş sohbetlilerdi.
Öyle ki iki taksi şoförünün bu sene marmaris'e tatil yapmaya geldiklerini öğrendim!
Birinin sevgilisiyse Türkiye ye bayılmış.
Sohbetlerimizin hepsi de havanın nasıl bu kadar güzel olduğunu anlamadıklarını ifade etmeleriyle başlıyordu.
Hatta laf arasında" Gelirken güneşimizi de getirdik "dediğimizde taksici bayağı bi gülmüştü :D
Üç günün her gününde toplantımız olduğu için Manchester'ı gezmeye pek vaktimiz olmadı -Maalesef- ama takside 'fotoğraf çekmek yasaktır 'diye bir şey de demiyorlardı :D
Manchester Airporttun çevresinde genellikle kırmızı tuğlalı evler var. Bazıları bu uyumu sevebilir ama benim gibi berbat bir yön duygusu olan insanlar için tamamen felaket bir dizayn oluyor.
Düşünsenize yol soruyorsunuz ve adam' kırmızı tuğlalı evin oradan dönün' diyor.
Cinayet Sebebi :D
Yine de daha merkeze inince modern mimariyle -ımm nasıl diyim?-geçmişte kullanılan mimari harmanlanınca, görüntü gerçekten hoşunuza gidiyor.
Bu arada şimdi bir yazıyı okudum da sanki çalışan bir bayan gibi anlaşılıyorum :D
Umarım ilerde o da olur ama şimdilerde lise 3 öğrencisiyim.
Babamın işinden dolayı gitmemiz gerekti ve onun beni götürme gerekçesi staj yapmamdı. Yaptım da sayılır yani daha az kitaplarda geçen bir yerde olsaydı işimiz, eminim daha fazla odaklanırdım ama neyse ;)
Şımarık kız imajı da oluşturmak istemem ama şu manzaraya bakın ve bana işe odaklanmam gerektiğini hatırlatın :D
Hatta laf arasında" Gelirken güneşimizi de getirdik "dediğimizde taksici bayağı bi gülmüştü :D
 |
Reklamı tanıyanlar ;) Kıck Ass (birin) incelemem için Tıkla. |
Üç günün her gününde toplantımız olduğu için Manchester'ı gezmeye pek vaktimiz olmadı -Maalesef- ama takside 'fotoğraf çekmek yasaktır 'diye bir şey de demiyorlardı :D
Manchester Airporttun çevresinde genellikle kırmızı tuğlalı evler var. Bazıları bu uyumu sevebilir ama benim gibi berbat bir yön duygusu olan insanlar için tamamen felaket bir dizayn oluyor.
Düşünsenize yol soruyorsunuz ve adam' kırmızı tuğlalı evin oradan dönün' diyor.
Cinayet Sebebi :D
Yine de daha merkeze inince modern mimariyle -ımm nasıl diyim?-geçmişte kullanılan mimari harmanlanınca, görüntü gerçekten hoşunuza gidiyor.
Bu arada şimdi bir yazıyı okudum da sanki çalışan bir bayan gibi anlaşılıyorum :D
Umarım ilerde o da olur ama şimdilerde lise 3 öğrencisiyim.
Babamın işinden dolayı gitmemiz gerekti ve onun beni götürme gerekçesi staj yapmamdı. Yaptım da sayılır yani daha az kitaplarda geçen bir yerde olsaydı işimiz, eminim daha fazla odaklanırdım ama neyse ;)
Şımarık kız imajı da oluşturmak istemem ama şu manzaraya bakın ve bana işe odaklanmam gerektiğini hatırlatın :D
Kabul edin ben haklıyım ;)
Neyse nerede kalmıştık;
Ha, hani şu kalıplaşmış ingilizler soğuk insanlardır kalıbını da kırmak istiyorum.
Bana kalırsa insanın soğuk bir kişiliği olmasının ırkıyla alakası yok.
Türkler çok misafirperverdir(böyle mi yazılıyordu? ,neyse) Evet çook misafirperveri de var ama olmayanı da var. Misafiri sevmeyeni ve bunu söylemekten çekinmeyeni de çok...
İngilizlerinde soğuk insanları vardı ama bir o kadar da içten, cana yakın insanı da vardı!
Ön yargılarımızı Yıkıyoruz!!
Yine de gittiğim her yerde fark ettiğim bir şey oldu, türkler hizmet sektöründe dünyanın geri kalanından çok daha iyi.
Özellikle İngiltere den...
3 günde kaldığımız iki otelde 5 yıldızlı olmasına rağmen 5 yıldızlı bir hizmet göremedik oysa Türkiye de... Beş yıldızlı olup hizmetin bu kalitede olsun, etmedikleri hakaret kalmaz...
Manchester da, Crowne Plazda kaldık (5yıldızlı)
Bristol da Premier inn hotel da kaldık (sanırm o 4 yıldızlıydı)
Soldakiler resimler Bristol/ Premier inn hotel, sağdakiler ise Manchester/Crowne Plaza'dan.
İşin komiği 4 yıldız daha iyiydi :D
Acaba bunların yıldız verme şekli karnelerindeki gibi ters mi? :D
Bath'e gitmedim fakat trenden inip (Biristol de) otele gitmek için taksi beklerken, önümüzde yolcu alan 319 numaralı Bath otobüsü geçerken de fotoğrafını çekmekten kendimi alamadım ;)
Çünkü okuduğum Mavi Umutlar kitabının şımarık kızı(yani bana kalırsa şımarık) Louisa da Bath'dendi. :D
Bu da tren'in gelmesini beklerken; Ama Biristol'a giden tren değil. Bu Manchester'ın merkezinden
airport'un yanındaki otelimize giden tren :D
Yakında Hannibal'ın incelemesini blogumda paylaşmayı düşündüğüm için fotoğrafını da çektim :)
Üç günlük gezime sığdırabildiğim kadar anı sığdırdım ve çoğunu da ölümsüzleştirebilmek için fotoğraf çektim.
Her yorulduğum da buraya dinlenmeye değil, eğlenmeye geldin diye hatırlattım kendime.(Tabi babamın yanın da işi öğrenmeye diye, sonunu değiştirmiş olabilirim ;)
Ben seyahatten zevk aldığım kadar bu satırları yazarken de zevk aldım :D
Umarım sizi de sıkmamışımdır.
Sağlıcakla kalın...
Neyse nerede kalmıştık;
Ha, hani şu kalıplaşmış ingilizler soğuk insanlardır kalıbını da kırmak istiyorum.
Bana kalırsa insanın soğuk bir kişiliği olmasının ırkıyla alakası yok.
Türkler çok misafirperverdir(böyle mi yazılıyordu? ,neyse) Evet çook misafirperveri de var ama olmayanı da var. Misafiri sevmeyeni ve bunu söylemekten çekinmeyeni de çok...
İngilizlerinde soğuk insanları vardı ama bir o kadar da içten, cana yakın insanı da vardı!
Ön yargılarımızı Yıkıyoruz!!
Yine de gittiğim her yerde fark ettiğim bir şey oldu, türkler hizmet sektöründe dünyanın geri kalanından çok daha iyi.
Özellikle İngiltere den...
3 günde kaldığımız iki otelde 5 yıldızlı olmasına rağmen 5 yıldızlı bir hizmet göremedik oysa Türkiye de... Beş yıldızlı olup hizmetin bu kalitede olsun, etmedikleri hakaret kalmaz...
Bristol da Premier inn hotel da kaldık (sanırm o 4 yıldızlıydı)
Soldakiler resimler Bristol/ Premier inn hotel, sağdakiler ise Manchester/Crowne Plaza'dan.
İşin komiği 4 yıldız daha iyiydi :D
Acaba bunların yıldız verme şekli karnelerindeki gibi ters mi? :D
 |
| Manchester; Merkez. |
Yol üstünde bizim pazarlarla karşılaştıramayacağımız bir pazarla da karşılaştık.
İnanırımsınız kimse bağırmıyordu...
Tabi bunu sebebi rakibi olabilecek bir satıcının daha bulunamaması da olabilir :D
Bu arada suriye de ve mısırda olanlardan dolayı ingilizlerin bize ikinci sınıf insan muamelesi yapmalarını bekliyordum. Sonuçta biz müslümandık.
Gönül rahatlığıyla söylüyorum hiç bir aşağılayıcı duruma sokulmadık.
Bana kalırsa bunun sebebi ingiltere deki zararsız olduğunu kanıtlamış müslüman topluluğuydu.
Yalnız Manchester daki tepkiler daha pozitifti. Bana kalırsa bunun sebebi de manchesterin merkezinde her iki sakaktan birinde kol kola girmiş türbanlı hanımefendilerle karşılaşabilecek olmanızdır.
Bristol de ise biraz daha mesafeliler ki zamanla bunların da aşılacağını umuyorum :)
Hadi Biraz da Kitapçılardan bahsedelim :D
 |
| Manchester; Merkezdeki bir AVM. |
İlk gördüğüm ve içine girince zaman kavramını yitirdiğim kitapçı; Waterstone's .
Okumak için pek kitap almadım çünkü ingiltere ye gitmeden önce 2 kargo kitap gelmişti-birinde on kitap diğerin de beş-ve daha kimseciklere hediye almadan kendime kitap bakmak ayıp olur dedim :)
Arkadaşıma hediyelik bişeler alıyım derken bir baktım kadın kapatıyoruz demeye başladı! Saat on AVM mi kapanırmış?
 |
AVM''den bir kare; fotoğrafını çekmeden geçemedim ;) |
 |
Bu da sadece arkadaşıma almayı planladığım bir kitap lambasıtdı ama kendime de almadan duramadım :D |
Elimdekileri bırakıp-tabi babamdan ertesi gün gelip alacağımıza dair söz alarak- öylece çıktım. Yine de kapıya kadar çekebildiğim kadar fotoğraf da çektim.
;)
 |
| Manchester Airport: Burası bir kitapçı değim bir market. |
İnsan ister istemez kendi marketlerimizle kıyaslıyor.
Sanırım bizim marketlerde üç rafı geçemiyorlar :(
Ve ben Migros gibi marketler dışında hiç bir markette DVDler için yer ayırtıldığını görmedim :(
(Ağlayacam şimdi ;)
Çünkü okuduğum Mavi Umutlar kitabının şımarık kızı(yani bana kalırsa şımarık) Louisa da Bath'dendi. :D
 |
Bu arada Manchester- Biristol arası, tren 3 saat sürüyor: Bol oku, Bol tıkan zamanı ;) |
Bu da tren'in gelmesini beklerken; Ama Biristol'a giden tren değil. Bu Manchester'ın merkezinden
airport'un yanındaki otelimize giden tren :D
Yakında Hannibal'ın incelemesini blogumda paylaşmayı düşündüğüm için fotoğrafını da çektim :)
Üç günlük gezime sığdırabildiğim kadar anı sığdırdım ve çoğunu da ölümsüzleştirebilmek için fotoğraf çektim.
Her yorulduğum da buraya dinlenmeye değil, eğlenmeye geldin diye hatırlattım kendime.(Tabi babamın yanın da işi öğrenmeye diye, sonunu değiştirmiş olabilirim ;)
Ben seyahatten zevk aldığım kadar bu satırları yazarken de zevk aldım :D
Umarım sizi de sıkmamışımdır.
Sağlıcakla kalın...
Yorum Gönder